10 Şubat 2016 Çarşamba

7.GÜN Roma&Migren

(Aslında Roma gezisi 6.  Napoli 7.gündü..Ama baş ağrımın etkisiyle sanırım bu kısmı atlamışım..Sonradan farkettim ki, buralarda bir yerlerde bir de Roma gezisi vardı..Geç de olsa hatırlayabildiklerim :)   )
Montecatini’deki otelden Roma’ya doğru hareket etmek için ayrıldık.Tatil boyunca her sabah baş ağrısı ile uyanıyordum.Kahvaltıda çay içip bir de ilaç alınca birşeyim kalmıyordu.O gün otobüste biraz arka koltuğa oturdum, başımın ağrısına mide bulantısı da hafiften eklenmeye başladı.Koltukların arasından karşıya bakmaya zorladım ama artık çok geçti...Gelen şeyin adı migren nöbeti..Önümü görmem gerektiği ve ön koltuklar da dolu olduğu için ,muavin koltuğundaki arkadaş sağolsun bana yerini verdi. İnanılmaz güneş vuruyordu ve trafik çok kalabalıktı.İlerde kaza olmuştu ve otobüs milim milim ilerliyordu...Ağrıdan başımı ellerimin arasına alıyorum, gözümü kapatsam önümü göremediğim için midem bulanıyor,açsam güneş ışığından başımın ağrısı şiddetleniyor.Öyle berbat bir haldir ki migren nöbeti, acıdan başka bir şey hissetmezsin..Her yer,her şey karanlık,ve seni rehin alan, çaresiz bırakan bir ağrı...Şoförümüz pencereyi açtı..Kafamı geri yasladım ,ellerimi  alnıma  koydum ve gözlerimden sessizce yaşlar boşandı...Yan taraftan geçen arabalardan bir tane şoför su  uzatıyor..’’Madam iyi misiniz’’ diye soruyordu.. Bu durum biraz gülümsetti ..Tabi bir diğer gülümseten unsur  da başka birinden duyduğum‘’ you are crying very beautiful’’ cümlesi oldu.İtalyan erkeleri çok rahat jest yapıyorlar....İlaç yavaş yavaş etkisini gösterdi, ağrı yavaş yavaş uzaklaştı ama giderken adeta yanında tüm yaşam enerjimi de götürdü...
Collesium

Roma’ya varmadan durduğumuz dinlenme tesisinde,biraz daha kendime gelsem de Roma’ yorgun ve bitkin vaziyette vardım.İlk önce  Collesium a gittik. Roma döneminden kalma gladyatör dövüşlerinin, çeşitli gösterilerin yapıldığı büyük bir Arena. .Ayrıca  5 sentin arkasında da resmi var,bu gereksiz bilgiyi de belki bulmacada falan çıkar diye veriyorum J Collesiumda da bir kaç mütebessim  fotoğraf çekinip , Roma’nın ünlü anıtlarından olan Vittorio Emanuele II Abidesinin olduğu, şehrin hareketli meydanlarından Piazza Venezia’a (Venedik Meydanı)na ilerliyoruz. 
Vittorio Emanuela Abidesi

Otobüsümüzle  rehberimizin anlattıkları eşliğinde bu meydanın çevresinde bir kaç tur attık.  Bu anıt, Sacconi tarafından Birleşmiş İtalya Krallığı’nın ilk kralı II. Vittorio Emanuele için 19.yy da yapılmış...Beni bu kısmı çok da ilgilendirmedi, ilginç gelen kısmı bu anıtın yapıldığı yerde Roma’ya ait binlerce yıllık tapınak ve bir çok tarihi yapının olması...Benim bu geziden öğrendiğim, Hristiyanların Roma İmparatorluğunun izlerini silmek için çok çabaladıkları ve pek de Romalılardan haz etmedikleri oldu..Daha sonra şu an hatırlayamadığım bir kaç tarihi mekan ve silinen Roma  dönemi izlerinin olduğu mekanlardan sonra, bir kaç km uzunluğundaki Cumhurbaşkanılığı sarayının arkasından geçtik. Otobüsümüzden uygun bir yerde indikten sonra Trevi yani sadece Türklerin kullandığı ismiyle Aşk Çeşmesine doğru dar ve tarihi sokaklardan geçtik.
Trevi ( Aşk Çeşmesi)

 Burası diğer İtalyan şehirlerine göre daha modern ve kalabalıktı ve  artık eski ve kalabalık  sokaklar şaşırtmıyor ve kareleme ihtiyacı uyandırmıyordu...Çeşmeye  geldiğimizde muazzam kalabalıktan bizim Aşk Çeşmesi görülmüyordu doğrusu. Aslında çeşmenin adının anlamı üç yol ağzı demekmiş, üç yolun ortasında olduğu için bu adı almış. Doksanlı yıllarda Türkiye'de gösterime giren bir filmin adını bizimkiler Aşk Çeşmesi diye çevirince , öyle kalmış..Çeşme  8.yy da yapılmış, yine Roma dönemi   heykelleri  bolca mevcut. O filmden ve fotoğraflarından  bildiğim bu çeşme,  beklentimden  çok küçük geldi..Ben geniş bir alanda, etkileyici ve ferah bir çeşme bekliyordum. Zaten çevresi de çok kalabalıktı ve çeşme bir sürü binanın arasına sıkışmış kalmıştı.Biz para da atmayı düşünmediğimizden çevresinde biraz dolandık 
Fontana Della Barcaccia

.Oradan Fontana della Barcaccia adlı kayık şeklinde bir çeşmenin olduğu , ünlü alışveriş meydanına ilerledik. Rehberimiz ve ekiple buluşma saatini kararlaştırıp burada ayrıldık..Bu çeşmenin kenarına oturup, termosumu çıkardım ve güvercinlerle ekmeğimi paylaşıp suyun dinlendiriciliğinde çevreyi seyrettim..Çeşmenin arkasında meşhur İspanyol Merdivenleri var..

İspanyol Merdivenleri
İspanyol konsolosluğu orada olduğu için bu adı almış olan merdivenler ,sadece üst taraftaki kiliseye insanlar ulaşsın diye yapılmış bildiğin düz basamaklardan oluşuyor..Neden bu kadar ünlü , pek de anlam veremedim doğrusu..Oturduğum yerden bol mağazalı sokakları, yabancı turistleri, alışveriş yapan insanları da seyrederek çayımı yudumladım..Daha sonra arkadaşımla biraz merdivenlere çıktık, biraz da ara sokaklara daldık. Bir kaç mağazaya girdik ama saçma derecede pahalıydı  .Hala enerjim azdı ve gezmek de içimden gelmiyordu..Arkadaşıma 'keşke KİKO görsek', orda  biraz bakınırız 'demiştim ki KİKO karşımda...İtalyan kozmetik firması bana birden enerji verdi..Oradan biraz alışveriş yaptıktan ve yorgunluğumuzu attıktan sonra  ünlü Novana meydanında ekibimizle buluşup Vatikan ‘ a yol aldık...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder