7 Temmuz 2017 Cuma

4. GÜN obidus&estoril&caba de roca&sintra

Bu tur ekstraydı ve dünyanın parasını verdik..Bu yazıyı okuyup da turla gidecek arkadaşlara önerimdir,kesinlikle ekstralara katılmayın..Bir şekilde kendi imkanlarınızla gidersiniz..Obidos’a kendi imkanımızla gitme şansımız pek yoktu aslında ama Estoril ve Sintraya otelimizden ve Lizbon merkezden tren geçiyordu..Üstelik 3-4 euro bir şeye..Biz ise 60 euro gibi bir para ödedik..Neyse diyelim ve başlayalım.

OBİDOS

Burası biraz Alaçatı biraz Şirince kokan,  şirin küçük bir köy..











































6 Temmuz 2017 Perşembe

3.GÜN LİZBON


Lizbon
şubat 2017

Lizbon a doğru giderken Hristiyanlar için bir hac mekanı olan Fatima ya uğradık.. Adının neden Fatima olduğunu bile bilmeyen rehber yüzünden Lizbon’a gidişimiz oldukça gecikti..Eski birkateralin yanında alışveriş merkezine benzer bir kilise vardı.. Modern olucaz diye,saçma bir şey yapmışlar..Bence dini mekanların moderni pek olmuyor.En fazla 15  dakikanın görmek için yeterli olacağı ve görülmese de olur diyeceğim bu yerle ilgili eminim önemli tarihi bilgiler vardır..Ama bizim rehber anlatmayınca biz de bir şey bilmiyoruz..Gelince açar okurum demiştim ama vallahi hiç içimden gelmedi..Siz merak ederseniz bakarsınızJ
Lizbon
Lizbon..Sonunda büyük bir şehre vardık..Şehir  1755 de büyük bir deprem görmüş ve baştan yapılmış..Çok geniş ana caddeleri olan şehrin merkezine varınca 1 saatlik yemek molası verildi Daha sonra da Belem’e gidilecek ve oradan da otele yerleşilecekti.Bir daha gündüz gözüyle Lizbon’u görme şansımız olmayacağından tam teçizatlı olduğumuz ve  otobüste çayımızla birlikte sandviçlerimizi yediğimiz için çok mutlu olduk...O bir saat içinde şehri gündüz gözüyle turladık..Martılarla dolu sahiline gittik, dar sokaklarında yürüdük.Meşhur tarihi asansörünü gördük.. Lizbon la İstanbul ‘un birkaç ortak noktası var..İstiklal deki bizim kırmızı tarihi tramvayın sarısı var burada da, ayrıca Lizbon da yedi tepe üstüne kurulmuş, bizim Boğaziçi köprüsü gibi köprüsü de var( daha da büyük)..Galata kadar güzel olmasa da, burada da Tarihi Asansöre çıkıp şehri izleyebiliyorsun. Öyle bir hızla yaptık ki bunca şeyi aslında Lizbonu’ bitirmişiz J Bunu akşama trrenle döndüğümüzde farkettik.


Santa Justa Asansörü, Lizbon'daki Santa Justa Sokağı'nda yer almaktadır. Kent merkezi ile yukarıda yer alan Carmo Meydanı'nı birbirine bağlamaktadır. Raul Mesnier de Ponsard tarafından tasarlanan asansörün yapımına 1900 yılında başlandı ve mekanizma 1902'de halka açıldı. İlk olarak buhar gücüyle çalışan asansör 1907 yılında elektrik enerjisi ile işlev görür hale getirildi. Demir asansör 45 metre yüksekliyor. Her bir katında farklı desenlerin yer aldığı asansör Neogotik tarzda dekore edilmiş. En üst katında, spiral biçimli merdivenlerle çıkılan ve Lizbon Kalesi, Rossio Meydanı ve Baixa'yı gören manzaralı bir teras yer alıyor. Bulunan iki asansör kabininin içi ahşap kaplama ve her bir kabin 24 kişi taşıma kapasitesine sahip. Santa Justa Asansörü Lizbon'da çok sayıda turist çeken bir yapı.
Santa Justa Asansörü

Libardede Meydanı ve Tarihi tramvayları
Martılar
Libardade

Lizbon merkeze çok yakın Belem diye bir yerin sahilinde,dolaştık ve dünyaca ünlü tatlısını taddık..Önünde kuyruk olan tatlıcıda aldığımız,kek görünümlü ama içinde sütlaç gibi muhallebisi olan tatlıyı ayakta yedik.Oldukça başarılı ..Tam da kadın günlerine yapılabilecek türden bir tatlı. Bence zaten son on yılda anadoludaki altın günlerinde kadınlarımızın yaptığı tatlılar,pastalar dünya mutfağını yerinden  sallayacak kadar güçlü.Tadı oldukça güzeldi ama öyle inanılmaz kuyruklara girecek bir özellikte değildi bence...Anadoluda ortalama bir türk kadını gün etkinliği menüsünde bulunabilecek türden bir tatlıya bu kadar büyük önem atfettiklerine göre burada kadınların pek becerikli olmadıklarına kanaat getirdim..
Belem Pastanesi (pastel de nata)

Vasco De Gama Köprüsü
25 Nisan Köprüsü
(Köprü adı bile benziyor İstanbul'dakine..Bir isim var ,bir de tarih)
*25 Nisan Köprüsü, Portekiz’in Lizbon şehrinde masmavi sulara sahip Tejo Nehri’nin üzerine kurulan bir asma köprüdür. Sudan yüksekliği yaklaşık 70 metre olan köprü, 6 Ağustos 1966 tarihinde Salazar Köprüsü adıyla halkın hizmetine açılmıştır. Daha sonra Karanfil Devrimine gönderme olarak adı şimdiki haliyle değiştirilmiştir. San Francisco’da bulunan Golden Gate Köprüsünün mühendisleri tarafından inşa edilmiştir. 2016 yılında günlük ortalama 200 bin araç geçişine olanak sağlamaktadır. Çok yoğun tren seferlerine de olanak sağlayan bu köprüden günlük ortalama 200 tren geçmektedir. Bu sayede günlük ortalama 400 bin insan Tejo nehrini bu köprü vasıtasıyla geçmektedir.


Kaşifler Anıtı


(Kâşifler anıtının  (Padrão dos Descobrimentos) Belem bölgesinde bulunmasının nedeni, Portekiz tarihine damga vurmuş olan kâşiflerin hep bu alandan sefere çıkmasıdır.  Anıt, 15. yüzyılda ülke kâşiflerinin sefer yapmalarını finanse ve teşvik eden, bu nedenle başarılarında çok büyük etkiye sahip olan Denizci Henry’nin 500. Ölüm yıl dönümü anısına 1960 yılında inşa edilmiş. Anıt üzerinde, ülkenin altın çağında çok önemli görevler üstlenmiş olan otuz kişinin kabartması yer alıyor. Doğu ve batıdan bakış açısına göre kabartmalarda değişiklik olabiliyor. Doğu cephesinden bakıldığında Denizci Henry, elinde bir gemi ve arkasında Kral Alfonso V, Pedro Alvares Cabral, Vasco Da Gama ve Ferdinand Magellan bulunuyor. Bunlardan Vasco gama Hindistan’ı, Pedro Alvares ise Brezilya’yı keşfetmiştir. Ferdinand Magellan’da dünya etrafında ilk geziyi yapan kâşif olarak tanınır. Bunların dışındaki diğer figürler ise matematikçiler, din adamları, haritacılar ve yine kâşiflerden oluşuyor.*https://www.gezirehberleri.com/kasifler-aniti/)
Belem Kulesi
*Belem kulesi, Dom Manuel saltanatının son yıllarında (1515-1520) Targus Nehrini korumak amacıyla Lizbon‘da inşa edilmiştir. Yaşanan büyük deprem öncesi nehrin ortasında olan Belem kulesi, nehir yatağının depremden etkilenip değişmesi sonucu günümüzde artık kıyıda. Kule bir süre hapishane olarak da kullanılmıştır. 16. Yy başlarında, ülkede gelişen ve farklı keşiflerin izlerini taşıyan, Gotikten Rönesansa geçiş zamanına denk gelen, Karma ve gösterişli bir mimari motif tarzına sahip ‘’Manuelin’’ mimarisinin çok güzel örneklerinden biri sayılır.16 yy da, Portekizli ünlü bir keşif olan Vasco de Gama’nın anısına yaptırılmıştır. Şehrin sembollerinden biri olan bu eşsiz kule, günümüze kadar zarif mimarisi ile gelmeyi başaran ender yapılardan biridir. 1983’de UNESCO tarafından ünlü Jeronimos Manastırı ile beraber Dünya Mirasları Listesine alınmıştır. Portekiz Manuelin döneminde yaşanan muazzam zenginliğin bir kanıtı olarak görülüyor. 
Buradan Atlantik okyanusu manzaralı otelimize vardık.
En güzel olan ise, tren istasyonunun otele yakın olması oldu ve yeni tanıştığımız iki çift ile sözleşerek akşama trenle Lizbon merkezi gezme kararı aldık  .Arabada tanıştığımız sempatik çiftimiz, otelimizde de karşı komşumuz olmuşlardı..Otelimizin balkonunda Atlantik okyanusuna nazır çaylarımızı içip bir şeyler atıştırdıktan sonra, güzel sohbetler eşiliğinde yola koyulduk.Tren bileti almak, halkın içinde, halktan biri gibi seyahet etmek çok hoş ve heyecan vericiydi..Aslında bir tura bağlı olmaktansa bu şekilde gezebilmek çok daha güzel..Yolda arkadaşlar gündüz denedikleri bir yiyeceği önerdiler.Bizim içli köfteye  benziyor ama dışında patates,içinde balık var ve gerçekten lezzetli..
Pastel De Bacahau
Şehrin merkezinde açık havada bir yerde  oturup uzun uzun sohbet ettik..Şubat ayında bir akşam  ve üşümeden ya da terlemeden açık havada oturmanın keyfi bir başka. .Kesinlikle Portekiz ,İspanya ve İtalya gibi ülkeler kışın gezilmeli..
Diğer sabah Estoril gezisinden sonra Lizbon şehir merkezine geri geldik. .Gündüz çıkmadığımız tarihi asansörün ,bu kez tesadüfen üstüne gelmişiz yürürken....İyiki gündüz 5 euro vermemişiz dedik..Üstelik yukardaki lokantada çorba da 3-4 euro bir şeydi..Çorbamızı içip manzaramızın keyfini çıkartarak günün can sıkıcı olaylarını atlatmaya çalıştık.



asansörün tepesinde
Arkadaki sarı parlak ışık,sokak
Lizbon Gecesi

































Belem



Belem Kulesi










Rossio Meydanı
















2. GÜN Braga&Guimaresh&Aveiro

 Braga&Guimaresh&Aveiro
ŞUBAT 2017
Diğer gün sabah erkenden ekstra turumuz olan Braga&Guimaresh turuna katıldık..Yine ılık bir sonbahar sabahını aratmıyordu hava..Braga küçük,sakin ve tarihi bir şehir..Biz sabah 10 sularında ordaydık ve ortalıkta kimseler yoktu..Bizim Kastamonu, Sinop, Bartın vb. şehirlerimizi andıran bu şehri şöyle bir turladıktan sonra meydanındaki parkta oturup evden getirdiğimiz termos ve kekleri çıkarıp, çaylarımızı yudumladık ..Dinlendirici bu şehirden bir tık daha büyük olan Gimaresh e yol aldık.
Gimareshde de aynı sakinlik ve tarihi binalar, sempatik kafeteryalar, dar sokaklar mevcuttu..Şehirler temiz dingin tarihi..
Portekiz’in Venediği denen Aveiro’ ya vardığımızda bizi kanolara bindirmek için turist avcıları ile karşılaştık ve  kişi başı 5 euro karşılığında bindiğimiz kano ile,.Venedik kadar görkemli olmasa da, şehri ve çevresini panoromik olarak görmüş olduk..İnanılmaz renkli evler, eski binalar ve olmadık yerde karşımıza çıkan çamaşırlar..Evet bu yönüyle bizim Balat sokaklarına benziyor..Bir kafetaryanın hemen yanında ne alaka diyeceğimiz yerde gömlek,pantolan vs..
Portekizle ilgili ilginç bir detayı da eklemeliyim. .Burada ,deniz manzaralı evlerden ekstra vergi alıyorlarmış.İnsanlar fazla vergi vermemek için evin denize bakan kısmına duvar örüp, pencere resimleri yapıyorlar..Laz aklını aratmayan sistem sayesinde  az vergi ödüyorsun,deniz görmesen de dışardan bakan pencelerelerini görebiliyor :D
Buradan da yine bir tarihi şehir olan Coimbraya geldik..Akşam geç saatte geldiğimiz şehirde kaldığımız otel şehirden daha ilginçti..Tam bir tarihi eser olan otelimiz, nehrin hemen kıyısında..Filmlerdeki gibi boydan boya pancurlu kapısı balkonla bitişik ve çok yüksek..Eşyalarıda bir o kadar eski olan otelin en ilginç kısmı asanörü..Yine filmlerdeki gibi, o  telleri görünen tarihi asansörlerden.Sabahleyin otelden ayrılıp Lizbona doğru yol aldık.