Milanodaki otelimiz şirin bir oteldi. İnternetin olmasının
henüz bir lüks olduğunun farkında değildik.Bundan sonraki oteller wifi şifresini 3 euro karşılığında bir
günlüğüne vereceklerdi.İtalyan televizyon kanalları eşliğinde hazırlanıp
kahvaltıya indik. İtalyada kahvaltılarda ana menü kruvasan...Bu otelde ekstra
reçel,bal, çikolata,kek ,pasta falan da vardı..Daha önceden kahvaltı
kültürlerinin olmadığını bildiğim için tedarikli gelmiştim.Evden getirdiğim
peyniri zeytini de ekleyerek menümüzü güzelleştirdik ve kahvaltının ardından
Venedik’e doğru yol aldık..İnanılmaz sisli ve serin bir hava vardı..Venedik iki
kısımdan oluşuyor...Filmlere konu olan kısmına girmek için iskeleye gidip ordan
küçük bir tekne ile yarım saat kadar gittik.Maalesef sisin etkisiyle manzara hiç görünmüyordu. Bu durum başlarda beni üzse de
aslında farklı bir atmosfer de kattığını şimdi Venedik'i gözümde canlandırınca
farkediyorum İskeleye yanaşınca sahil
boyunca arnavut kaldırımlı yol ve tarihi binalar gözüme çarptı...Venedik karnavalına denk
geldiğimiz için muazzam bir kalabalık ve
orta çağ kıyafetleri, maskeleri ile onlarca insan...Maskeleri ve
eldivenleri ile ünlü olan şehre yıllar
önce veba salgını gelmiş.Yüzlerini ve ellerini kapatmak için kullandıkları maskeler bu yüzden hüzünlü ve donuk yüzlü....
Sonraki zamanlarda moda olan bu maskelerin ve kalabalığın arasından sahil boyunca yürüyerek 9. yy dan bu yana düklerin aldıkları kararları açıkladıkları San Marco meydanından Markus Katedralinini önüne geldik.Bu kilise 828 yılında bugünkü haliyle olmasa da inşa edilmiş.Üstünde çeşitli mozaikler ve freskler var. Benim en çok dikkatimi çeken ise Osmanlı kostümleri içinde bir gurup insan ve Venedikli tüccarların olduğuydu.Hz. İsanın havarilerinden olan San Marco ,İskenderiyede, o dönemki müslümanların yaşadığı yerde defnedilmiş.Venedikliler de bir azizleri olsun diye Aziz San Marco’nun cesedini, domuz etlerinin arasına saklayarak Venediğe kaçırmışlar. O dönemde henüz Osmanlının varolmamasına rağmen neden duvarda Osmanlı kıyafetli insanların resmedildiğini rehberimiz açıkladı.Çünkü freskler Osmanlı döneminde yapılmış ve bildikleri müslümanlar Osmanlılar olduğu için , 9.yy arapları yerine 15.yy Osmanlı kıyafetlerini resmetmişler.
Bu arada kıyıya yakın bir kanalın üstüne yapılmış denize bakan bir köprü var..İsmi Son veda köprüsü..Cezası ömür boyu esaret olan insanlar son bir defa buradan bakmışlar yüzyıllarca..Buradan bakıp da kurtulan tek kişi var, o da Kazanova ...Ayrıca tanıdık bir şey daha var meydanda, o da iki tane dikilitaş..İstanbuldakinin aynısı...Bizans döneminde İstanbuldan sökülüp getirilmiş yıllarca idamlar burda yapılmış . Maskeli baloda gibi gezinen insanlar fotoğraf çekinmek istediğinizde çok memnun oluyorlar, etrafta müzik sesleri eşliğinde şehrin içine dalıp gondolcuların olduğu yere geliyoruz.
Bu şehre araba girmiyor..Kanallar üstüne kurulu.Şehrin-kanal sokaklarından- gondolla geçiyoruz..Keyifli ama 20 euro için çok kısa..Sonra güzel manzaraya nazır bir yer bulup termoslarımızı ve nevalelerimizi çıkarıp arkadaşlarla birşeyler atıştırıyoruz..Biz böyle çay keyfi yaparken bulduğumuz sote yere yabancı bir çift geldi..Çocukcağız bozuldu biraz , kafasında planladığı sakin mekan dolu.Ama vazgeçmedi ve kanal manzaramıza nazır bir de aşk filmi izledik.( Biz böreklerimizi yerken evlenme teklif etti )..
Sonra ara sokaklarına ve pazar yerine daldık..Her köşesi fotoğraf malzemesi, çok güzel ve egzotik..Akşamüstüne doğru yorulduk ve boş bir kilise bulup biraz oturduk...Dinlenip buluşma saatine kadar tekrar dar ara sokaklara ve her sokağın sonundaki köprülere daldık..Teknemize binip otele koyulduğumuzda yorgunluktan ayakta duramıyorduk...
Sonraki zamanlarda moda olan bu maskelerin ve kalabalığın arasından sahil boyunca yürüyerek 9. yy dan bu yana düklerin aldıkları kararları açıkladıkları San Marco meydanından Markus Katedralinini önüne geldik.Bu kilise 828 yılında bugünkü haliyle olmasa da inşa edilmiş.Üstünde çeşitli mozaikler ve freskler var. Benim en çok dikkatimi çeken ise Osmanlı kostümleri içinde bir gurup insan ve Venedikli tüccarların olduğuydu.Hz. İsanın havarilerinden olan San Marco ,İskenderiyede, o dönemki müslümanların yaşadığı yerde defnedilmiş.Venedikliler de bir azizleri olsun diye Aziz San Marco’nun cesedini, domuz etlerinin arasına saklayarak Venediğe kaçırmışlar. O dönemde henüz Osmanlının varolmamasına rağmen neden duvarda Osmanlı kıyafetli insanların resmedildiğini rehberimiz açıkladı.Çünkü freskler Osmanlı döneminde yapılmış ve bildikleri müslümanlar Osmanlılar olduğu için , 9.yy arapları yerine 15.yy Osmanlı kıyafetlerini resmetmişler.
Bu arada kıyıya yakın bir kanalın üstüne yapılmış denize bakan bir köprü var..İsmi Son veda köprüsü..Cezası ömür boyu esaret olan insanlar son bir defa buradan bakmışlar yüzyıllarca..Buradan bakıp da kurtulan tek kişi var, o da Kazanova ...Ayrıca tanıdık bir şey daha var meydanda, o da iki tane dikilitaş..İstanbuldakinin aynısı...Bizans döneminde İstanbuldan sökülüp getirilmiş yıllarca idamlar burda yapılmış . Maskeli baloda gibi gezinen insanlar fotoğraf çekinmek istediğinizde çok memnun oluyorlar, etrafta müzik sesleri eşliğinde şehrin içine dalıp gondolcuların olduğu yere geliyoruz.
Bu şehre araba girmiyor..Kanallar üstüne kurulu.Şehrin-kanal sokaklarından- gondolla geçiyoruz..Keyifli ama 20 euro için çok kısa..Sonra güzel manzaraya nazır bir yer bulup termoslarımızı ve nevalelerimizi çıkarıp arkadaşlarla birşeyler atıştırıyoruz..Biz böyle çay keyfi yaparken bulduğumuz sote yere yabancı bir çift geldi..Çocukcağız bozuldu biraz , kafasında planladığı sakin mekan dolu.Ama vazgeçmedi ve kanal manzaramıza nazır bir de aşk filmi izledik.( Biz böreklerimizi yerken evlenme teklif etti )..
Sonra ara sokaklarına ve pazar yerine daldık..Her köşesi fotoğraf malzemesi, çok güzel ve egzotik..Akşamüstüne doğru yorulduk ve boş bir kilise bulup biraz oturduk...Dinlenip buluşma saatine kadar tekrar dar ara sokaklara ve her sokağın sonundaki köprülere daldık..Teknemize binip otele koyulduğumuzda yorgunluktan ayakta duramıyorduk...
Dar sokaklar |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder