8 Şubat 2016 Pazartesi

5.Gün Toscana (Pisa-San Gimignano-Siena)

5.GÜN

PİSA KULESİ

Floransa gezisinden sonra Montecatini adlı küçük  bir yerleşim yerindeki otelimize geldik.Otel üç yıldızlı olmasına rağmen Türkiyedeki pansiyonların kalitesinde. Avrupa da hizmet sektöründe ciddi sıkıntı olduğunu duymuştum...Asansöre bir kişi ve bir bavul sığabiliyor ayrıca oldukça dar ve eski..Buzdolabı yok ama balkonu var. Kış günü o da işimi gördü. Balkonun kapısı ve penceresi yeşil metal pancurlu..Burada evler,oteller hep yeşil ve sarı pancurlara sahip.Sabah kahvaltıya inince bir gece önceki otel için düşündüklerimi unuttum ve otele haksızlık ettiğimi düşündüm.İki gündür ki kruvasan menüsünden sonra kahvaltı harika geldi.Haşlanmış yumurta,domates, bal,reçeller, peynir ..Ama  girilmesi zor olsa da wifi şifresi bedava..Bu durum birden lüks gibi geldi...Kahvaltıdan sonra meşhur Pisa kulesine doğru yol alıyoruz..Otobüsteyken yağmur başladı. Allahtan yanımda şemsiyem var diye düşünürken,aklıma Türkiye’de olsa hemen şemsiye satıcılarının ortaya çıkacağı geldi.Otobüsten inince ne göreyim, bir sürü Senegalli zenci  satıcı ,italya resimli şemsiyeler satmaya çalışıyor..İtalya’ya göre fiyatları oldukça iyi. Çok fakir görünüyorlardı,’’merhaba kardeş’ diyorlar, selam veriyorlar,rahatsız edici satıcılardan kesinlikle değiller.Samimi  ve içten geldiler doğrusu..Kuleye doğru yürürken sağlı sollu yol üzerinde hediyelik eşyalar satan seyyar arabalar ve zenci satıcılar duruyor. Türkiye bayraklarını da asmışlar Hoşgeldiniz diyerek karşılıyorlar...Kuleden dönünce alırız diyerek  alana girdik. Ben hep şehir merkezinde tek başına bir kule bekliyordum. Bu ise bizdeki külliye tarzı cami-minare-medrese gibi , kule-vaftizhane-kilise üçlüsüydü .Yerin kumlu olması ve mimari hata neticesinde kule zamanla eğilmiş ..Geçen yıllarda tamamen yatma tehlikesi doğmuş ve bu eğimi korumak için inanılmaz masraf yapmışlar.Aslında bir çok kuleden farklı olmamasına rağmen milyonlarca turisti kendine çekmeyi başaran bir yapı olmuş..Kalan kısa süremde bir kaç tezgahın önünden gözüme takılan şeylerden alıp,buluşma noktasına ilerledim. Otobüse biner binmez herkesin aldıklarını görünce , doğru düzgün bir şey almamış olduğumu farkettim. İtalya’ya gelince hediyelikler kesinlikle burdan alınmalı. Diğer şehirlerin en az yarısı fiyata alınabiliyor. Almadığım şeylerin hüznü ile San Gimignano ya doğru yol aldık.

SAN GİMİGNANO



Buraya girdiğim anda büyülendim..Küçük bir ortaçağ kasabası görünümünde olan şehre ,yüksek taş bir girişten geçililerek  giriliyor.Girişin ortasında bulunan yaklaşık elli cm lik metal sütun , ancak yayaların geçebileceği  şekilde duruyor.Araba girmesine imkan yok diye düşünmüştüm ki bir araba geldi, uzaktan kumanda ile demir sütun yerin altına girdi ve sonra tekrar yükseldi..Anladım ki sadece yabancı arabalar giremiyor.Şehir adeta yaşayan bir müze..Meydanı, sokakları, tarihi binaları muazzam güzel..Dünyanın en iyi dondurması seçilen yerden de dordumamızı alarak ferah ve etkileyici şehri gezinmeye başladık..Her köşesi,havası,sakinliği beni mest etti diyebilirim...


SİENA


ilk banka
Siena San Giminanodan daha büyük bir yer. Arabayı parkettikten sonra şehre girdiğini sanıyorsun ama labirent gibi olan şehirde ilerlerken sokaklarına hayran kalmamak elde değil..Her sokak ayrı bir tarihi eser..Sokakların adları da ilginç..Örneğin salyangoz mahallesinin duvarında salyangoz kabartması, kaplumbağa mahallesinde kaplumbağa  kabartması var..Siena meydanına geldiğimizde nutkum tutuldu..Kızıl bir meydan, saat kulesi ve her yıl palio yarışlarının yapıldığı (at yarışları) bu alanın adı Piazza del Campo..Bu yarışlar onlar için kutsal denecek kadar önemli.Mahalleler aralarında da yarışıyorlar...Hatta  salyangoz mahallesinden biri başka bir mahalleye taşınsa eski mahallesinin bayrağını falan açamazmış.Bu hareket Galatasaray Fenerbahçe maçında yanlış türübünde oturmaya benzer deniliyor..Meydan çukur bir tabak gibi,Kenarlarında durup meydanı izledikten sonra ara sokaklara ilerliyoruz.Tarihdeki ilk bankayı görüyorsunuz.Ve duvarlarında da o dönemdeki banka müdürlerinin kafalarını..Adamlar bunun da heykellerini yapmışlar..Hatta tarihteki ilk  dişçi  amblemi olan ve halen duran  Roma devrinden kalma kabartma bile mevcut..Siena büyüleyici bir şehir..Nasıl böyle koruyabildiklerine hayret,şakınlık ve  derin bir saygı  duyuyorum..Orta çağ sokaklarında gezerken baktığın bir dükkan içeriye girdiğinde Zara, Mango ya da herhangi bir market olabiliyor...Muazzam bir şey..Tarihi ve bugünü böylesine bir hassasiyetle yoğurmaları tek kelime ile harika...İnsanlar hala ortaçağ evlerinde yaşıyorlar.Dışına dokunmadıkça evlerinin içini dekore etme özgürlükleri var.Dar sokaklardaki tüm arabalar tabiki küçücük.Çünkü herkes evinin alt katındaki,eskiden ahır olan yere parketmek zorunda..Başka alan yok..Akşama doğru meydana dönüp oturdum..Termosumda kalan çayı doldurup çikolatamın eşliğinde manzaranın tadını çıkardım.Orda öylecebir kaç gün kalabilirdim...Siena  İtalyaya kadar gidildiyse görülmeden dönülmeyecek kadar etkileyici bir şehir...


piazza del campo


































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder