5.GÜN
PİSA KULESİ


Floransa gezisinden sonra Montecatini adlı küçük bir yerleşim yerindeki otelimize geldik.Otel
üç yıldızlı olmasına rağmen Türkiyedeki pansiyonların kalitesinde. Avrupa da
hizmet sektöründe ciddi sıkıntı olduğunu duymuştum...Asansöre bir kişi ve bir
bavul sığabiliyor ayrıca oldukça dar ve eski..Buzdolabı yok ama balkonu var. Kış
günü o da işimi gördü. Balkonun kapısı ve penceresi yeşil metal pancurlu..Burada
evler,oteller hep yeşil ve sarı pancurlara sahip.Sabah kahvaltıya inince bir gece önceki otel için düşündüklerimi unuttum ve otele
haksızlık ettiğimi düşündüm.İki gündür ki kruvasan menüsünden sonra kahvaltı
harika geldi.Haşlanmış yumurta,domates, bal,reçeller, peynir ..Ama girilmesi zor olsa da wifi şifresi bedava..Bu
durum birden lüks gibi geldi...Kahvaltıdan sonra meşhur Pisa kulesine doğru yol alıyoruz..Otobüsteyken
yağmur başladı. Allahtan yanımda şemsiyem var diye düşünürken,aklıma Türkiye’de
olsa hemen şemsiye satıcılarının ortaya çıkacağı geldi.Otobüsten inince ne göreyim,
bir sürü Senegalli zenci satıcı ,italya
resimli şemsiyeler satmaya çalışıyor..İtalya’ya göre fiyatları oldukça iyi. Çok
fakir görünüyorlardı,’’merhaba kardeş’ diyorlar, selam veriyorlar,rahatsız
edici satıcılardan kesinlikle değiller.Samimi ve içten geldiler doğrusu..Kuleye doğru
yürürken sağlı sollu yol üzerinde hediyelik eşyalar satan seyyar arabalar ve
zenci satıcılar duruyor. Türkiye bayraklarını da asmışlar Hoşgeldiniz diyerek
karşılıyorlar...Kuleden dönünce alırız diyerek
alana girdik. Ben hep şehir merkezinde tek başına bir kule bekliyordum.
Bu ise bizdeki külliye tarzı cami-minare-medrese gibi , kule-vaftizhane-kilise
üçlüsüydü .Yerin kumlu olması ve mimari hata neticesinde kule zamanla eğilmiş ..Geçen
yıllarda tamamen yatma tehlikesi doğmuş ve bu eğimi korumak için inanılmaz
masraf yapmışlar.Aslında bir çok kuleden farklı olmamasına rağmen milyonlarca
turisti kendine çekmeyi başaran bir yapı olmuş..Kalan kısa süremde bir kaç
tezgahın önünden gözüme takılan şeylerden alıp,buluşma noktasına ilerledim.
Otobüse biner binmez herkesin aldıklarını görünce , doğru düzgün bir şey
almamış olduğumu farkettim. İtalya’ya gelince hediyelikler kesinlikle burdan
alınmalı. Diğer şehirlerin en az yarısı fiyata alınabiliyor. Almadığım şeylerin
hüznü ile San Gimignano ya doğru yol aldık.
SAN GİMİGNANO


Buraya girdiğim anda büyülendim..Küçük bir ortaçağ kasabası
görünümünde olan şehre ,yüksek taş bir girişten geçililerek giriliyor.Girişin ortasında bulunan yaklaşık
elli cm lik metal sütun , ancak yayaların geçebileceği şekilde duruyor.Araba girmesine imkan yok
diye düşünmüştüm ki bir araba geldi, uzaktan kumanda ile demir sütun yerin
altına girdi ve sonra tekrar yükseldi..Anladım ki sadece yabancı arabalar
giremiyor.Şehir adeta yaşayan bir müze..Meydanı, sokakları, tarihi binaları
muazzam güzel..Dünyanın en iyi dondurması seçilen yerden de dordumamızı alarak
ferah ve etkileyici şehri gezinmeye başladık..Her köşesi,havası,sakinliği beni
mest etti diyebilirim...
SİENA

 |
ilk banka |


Siena San Giminanodan daha büyük bir yer. Arabayı parkettikten
sonra şehre girdiğini sanıyorsun ama labirent gibi olan şehirde ilerlerken
sokaklarına hayran kalmamak elde değil..Her sokak ayrı bir tarihi
eser..Sokakların adları da ilginç..Örneğin salyangoz mahallesinin duvarında
salyangoz kabartması, kaplumbağa mahallesinde kaplumbağa kabartması var..Siena meydanına geldiğimizde
nutkum tutuldu..Kızıl bir meydan, saat kulesi ve her yıl palio yarışlarının
yapıldığı (at yarışları) bu alanın adı Piazza del Campo..Bu yarışlar onlar için
kutsal denecek kadar önemli.Mahalleler aralarında da yarışıyorlar...Hatta salyangoz mahallesinden biri başka bir
mahalleye taşınsa eski mahallesinin bayrağını falan açamazmış.Bu hareket
Galatasaray Fenerbahçe maçında yanlış türübünde oturmaya benzer
deniliyor..Meydan çukur bir tabak gibi,Kenarlarında durup meydanı izledikten
sonra ara sokaklara ilerliyoruz.Tarihdeki ilk bankayı görüyorsunuz.Ve
duvarlarında da o dönemdeki banka müdürlerinin kafalarını..Adamlar bunun da
heykellerini yapmışlar..Hatta tarihteki ilk
dişçi amblemi olan ve halen
duran Roma devrinden kalma kabartma bile
mevcut..Siena büyüleyici bir şehir..Nasıl böyle koruyabildiklerine
hayret,şakınlık ve derin bir saygı duyuyorum..Orta çağ sokaklarında gezerken baktığın
bir dükkan içeriye girdiğinde Zara, Mango ya da herhangi bir market
olabiliyor...Muazzam bir şey..Tarihi ve bugünü böylesine bir hassasiyetle
yoğurmaları tek kelime ile harika...İnsanlar hala ortaçağ evlerinde
yaşıyorlar.Dışına dokunmadıkça evlerinin içini dekore etme özgürlükleri var.Dar
sokaklardaki tüm arabalar tabiki küçücük.Çünkü herkes evinin alt
katındaki,eskiden ahır olan yere parketmek zorunda..Başka alan yok..Akşama
doğru meydana dönüp oturdum..Termosumda kalan çayı doldurup çikolatamın
eşliğinde manzaranın tadını çıkardım.Orda öylecebir kaç gün kalabilirdim...Siena İtalyaya kadar gidildiyse görülmeden
dönülmeyecek kadar etkileyici bir şehir...
 |
piazza del campo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder