KANDIRILDIM
O gün okula gittiğimde akşama bir konser olduğunu öğrendim.
Okula servis gönderilecek ve konser sonunda öğrenciler geri
getirilecekti.Okuldan hiçbir öğretmenin gelmemesine şaşırmıştım.Gece geç saatte
bitecekti program ve o saatte de köye dönmek pek mantıklı olmayacağından kabul
etmedim.Ama öğrencilerim gelip benden’ kimse gelmiyormuş hocam,lütfen siz
gelin’ deyip bir de servis sizin eve yakın bir semtten geçecek diyince kabul
ettim. Öncelikle giderken öğrencilerin balık istifi yapılırcasına edep dışı bir
şekilde iki servise bindirilip gönderilişlerini gördüm. Bu böyle olmaz diye
müdahele etmeye çalıştım ancak ben olaya dahil olduğumda araç çoktan hareket
etmişti.Arkasından gelen araç ayakta
yolcu almadığı için saatlerdir yağmurda bekleyen beş genç gidemediler.Orada da
böyle olmaz ,olmamalı konuşmaları yaptım ama yine nafile oldu.Gençlerin bir
kısmını geride bırakmanın bir kısmının da kötü şartlarda gitmiş olmasına engel
olamamanın verdiği can sıkıntısı ile başladı gece. TRT stüdyolarına geldik, hepimiz
canlı yayına katılacağımızı sanıyoruz. Öncelikle canlı olmadığını öğrendik,
gençler heyecanla girdiler içeri. Küçük bir sinema salonu gibi,ancak ortada sahne var.,Oturduk
herhangi bir yere…
Işın Karaca lakayt bir tavırla’ herkese hello’ diyerek giriş
yaptı . Yönetmen kayıt diyince, son
derece yapmacık bir ses tonuyla ‘ sevgili seyirciler ve siz değerli konuklar …’
demeye başladı. Ben böyle bir iki yüzlülük görmedim. Şimdiye kadar birçok sanatçıyı canlı dinleme fırsatım oldu ama
böyle basitlikte birine ilk defa rastladığımı gönül rahatlığı ile
söyleyebilirim..Aralarda çalışanlara ‘ hayvan, lan… gibi argo kelimelerin
yanında kulaklara zarar ancak bağırmayı bilen bir ses…Bir şarkıyı bile ‘kes,
baştan alıyoruz’ demeden bitiremedi. Hele kameraların kayıt yapmadığı bir yerde
‘ ben müşterinin alkşlayanını severim ‘ demesi tek kelime ile rezaletti…Müşteri
kelimesi de neydi öyle ! Konuğu Gökhan Türkmen, ona göre çok daha başarılı
idi.En azından parçalarını doğru düzgün söyledi.Hele o kadının saçma sorularına
karşı olgundu bile diyebilirim.Sahte gülmeler, sahte sorular ve kestik
denildiği anda ise o iğrenç yüz ifadesi.... .Ama asıl iğrenci etrafdaki, benim
hayatımda tanık olmadığım basitlikteki insanlardı. Progaramın ortalarına doğru
anlamaya başladım durumu, bu insanlar parayla tutulmuştu..Bu kadar basit ve
çirkin bir gürültüye tahammül edebilmek için ancak üstüne para almak gerekirdi
zaten.Gayri ahlaki tavırlar içindeki bu insanlar ile aynı atmosferde bulunmak
bile kendim kirlenmiş hissettirdi. İğrenç ama gerçek bir tiyatro…Her şey yapmacık,sahte ,çirkin ve
o kadının sesi..( O ses kesinlikle işkence aleti olarak kullanılabilir)…Hele
öğrencilerimin bunlara tanık olmasını hiç istemezdim doğrusu.Onlar benim gibi
düşündüler mi bilemiyorum ama zihinlerinin bilincinde olmadan kirletilmesine
ortak olmaktan dolayı çok.pişmanım. Kandırıldım…Tek kelime ile hissetiğim buydu…Şöyle
düşünmüştüm,TRT’ ydi neticede...Bize Işın Karaca ve Mustafa Ceceli denmişti. Işın Karaca yı bilmiyordum da, Ceceli edepli
bir beyefendiydi,canlı konserlerinde bulunmuştum.Oysa bambaşka bir manzara ile
karşı karşıya kalmıştık.Ceceli yoktu, edep de o akşam yoktu doğrusu...
Ve bitti gece… iki gün sürecek bir baş ağrısı ve kötü bir hayat
tecrübesi ile…Bundan sonra asla, sorumluluğun tamamen bende olmadığı, her
aşamasını bizzat yönetmediğim ,içeriğine tam vakıf olmadığım bir geziye ya da
başka bir şeye kimseyi götürmek istemem,özellikle de öğrencilerimi. Kim tavsiye
ederse etsin,hangi konumda olursa olsun, bu tür konularda kimseye güvenmemem gerektiğini de öğrenmiş
oldum
24.04.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder