Kharkov
‘’ Hocam, Ukrayna Kkarkov’a uygun bilet var, gelmek
ister misiniz? ‘’
Her şey bu cümleyle başladı. Ukrayna benim gezi
listemde olan bir yer değildi açıkçası.. Hakkında, rüşvet ve gece hayatı dışında pek de bir şey
duymamıştım…Türk erkeklerinin de akın akın gidişinden çok haz etmeyeceğim bir
yer olarak aklımda kalmıştı. Gitmeden iki gün önce hava durumuna bakmayı akıl
edince korkudan dondum..’-10 ‘larda ,karlar altında.. Mart
ayında böyle bir hava hiç ama hiç beklemiyordum….Gitmeden önce İki gün
boyunca kar botu, eldiven, bere, termal
kıyafet arayışına girdim. Kiev den yeni gelmiş bir arkadaş soğukla ilgili öyle
şeyler anlatmıştı ki ciddi anlamda korkarak yola koyuldum..
Cuma gecesi bir saatlik rötarla ,milli maça gider
gibi bir kafileyle ,iki saatlik yolculuktan sonra gece saat 3 sularında Kharkow a vardık. Anadolu
şehirlerindeki gibi küçük olan havaalanından çıktığımız anda tipi, kar ve soğuk
öyle bir karşıladı ki anlatılmaz.. Koyunlar soğukta küren denilen guruplar
oluştururlar ,bilen bilir....Taksi bekleyen kişiler bir anda kürenler
oluşturduk.. Havada kar aydınlığı vardı ,her yer net görünüyor ...Korsan
Taksiler üç dört katı fiyat isteyerek bekliyorlardı. Hakiki Taksileri şehirden
ancak telefonla çağırabiliyorsun, ama elimizde
telefon da yok. Arkadaş karşıdaki
otele gidip, oradan taksi çağırtabilceğimizi düşündü.. Oraya doğru yürüdük ve buna gerek
kalmadan yol kenarında bekleyen boş bir taksi bulduk. Hemen hemen yarı fiyatına
otelimize geldik. Sabah arkadaşın getirdiği sucuğu sucuklu yumurta yaptırdık,
ben de yanına zeytin koyunca kahvaltımız türk standarlarına ulaştı. Otelimizden geze geze metroya,oradan
da şehir merkezine vardık. .Önce tarihi
tren garlarını ziyaret ettik. Arkasında tekrar metroya bindik ama yanlış
istasyonda inince taksi ile donmuş bir nehre geldik. Biraz fotoğraf çekindikten
sonra da şehir merkezine doğru yürüyüşümüz başladı. Belediyecilik anlayışı pek
bizdeki gibi değil..Her yer kar…,Yolları tuzlamak falan yok. .Ama öyle trafik falan
da yok.. İnsanlar böyle yaşamaya alışmışlar.. Spor mağazalarına uğrayarak şehir
merkezine geldik. Colombia, merrel …gibi markaların fiyatları Türkiye ye göre
oldukça uygun.Buraya gelmeden önce piyasayı öyle bir gezmiştim ki, fiyatları o
yüzden iyi biliyordum.. Bu arada en mutlu eden şey ise 1TL ‘nin 7 Grivna
olması..İlk defa paramızın değerli olduğu bir yere gelmiştim..50 kuruşa metroya
biniyorduk, yarım saatlik yer taksi ile 15tl falan yazıyordu.. Taksilerle
ilgili ilginç bir bilgi vermek istiyorum. Nerede bulunuyorsan taksi
durağını arıyorsun ve sana taksinin
plakası ve ne kadar ücret ödeyeceğin mesajla geliyor. O yüzden eğer Ukrayanaya giderseniz , bence varır varmaz bir Ukrayna
hattı alın. Metrolarla da ilgili farklı bir şey dikkatimi çekti. İçerisindeki
aydınlatma, ince uzun florasan lambalarla yapılıyor.Reklam afişleri ise bizdeki
ledler gibi değil.. Bildiğin kağıttan afişler yapıştırmışlar metronun içine..
..Merkezinde Savaş müzesi ,tarihi
katedarali ve dev bir termometrenin bulunduğu
Termometre Meydanı var. İlk defa kar kürüme aracını burada gördüğümde çok
heyecanlanmıştım. Çünkü nerdeyse tüm şehir karlar altında ama insanlar yadırgamadan
yürüyorlar ve yerleri herhangi bir
temizleme telaşı da yoktu.Sadece birkaç kadın işçi yolda kürekleriyle karları
kürüyorlardı..Bizi Ukrayna da en çok şaşırtan manzara bu oldu. .Kadınlar
ellerinde kürekler buz gibi havada kar kürüyorlar.. Lokantalarda çalışanlar, bekçiler,
askerler hep kadın…Biraz içim burkuldu açıkçası ve durum bende pek de değer
görmedikleri hissi uyandırdı. Demek o yüzden bizim Türk erkeklerine kanıyorlar
hemen diye düşünmedim değil..Bu arada size harika bir lokanta tavsiye etmek
istiyorum Termometrenin hemen yakınında Puzata
Khata adındaki mekan, üç katlı ve açık büfe ..İstediğin her şeyi aynı yerde
bulabiliyorsun ve oldukça zevkli dekore edilmiş sıcak bir mekan.10-15 tl ye de
karnını doyurabiliyorsun. Yemeğimizi yedikten sonra Sums’ka Caddesi boyunca yürüyüp, kah dükkanları
gezerek, kah manzarayı seyrederek, kah da kar manzarasına nazır kahve içerek
Özgürlük meydanına vardık. Burası Avrupanın en büyük sekizinci, dünyanın ise on
beşinci büyük meydanıymış. Ukrayna’da
öğleden sonra hava birden ılıklaştı..Lapa lapa yağan karda atmosfer inanılmaz güzel ve sıcak geldi. .Akşamüstüne
doğru insanların sayısı da yavaş yavaş artmaya başladı sanki.. Bebeklerini
kızaklarına koyan çiftler, aileler, arkadaşlar… Burada bebek arabalarının kızak
şeklinde olması çok güzeldi.. Kıpkırmızı yanaklı beyaz tenli çocuklar ,tam
fotoğraflıktı ama kareleyemedim maalesef..
Opera binasının önünden geçerken
,oyuna on dakika kaldığını ve biletin sadece 20 tl olduğunu öğrendim ancak
gezimiz henüz bitmediğinden operaya giremedim..Kharkow da içimde kalan ilk şey
bu oldu.. Opera binasının hemen karşısında orijinal bir yapı vardı ve yanında
bir park.. Parka girdiğimizde akşam olmuştu ve insanlar aileleriyle sanki bahar ayında ikindi saatlerinde geziyor
gibi parkta dolaşıyorlardı.. Şaşkınlık içinde geniş meydana vardığımızda inanılmaz
güzel bir manzara ile karşılaştık. .Buz pateni yapan insanlar…Cap canlı bir
ışık ve çok güzel bir müzik eşliğinde buz pateni yapan insanlar, bir filmden
fırlamış gibi duruyorlardı. Hepimizin şarjı bittiği için burayı kareleyemedik.
.Bir saatlik kullanımın 5 tl olduğunu da öğrenince hemen denemek istedik ama 12
ye kadar açık olduğunu öğrenince önce otele gidip, dinlendikten sonra dönelim
dedik. Kharkowda ikinci içimde kalan şey de budur.. O gece orada buz pateni
yapmayı çok isterdim çünkü dönemedik bir daha…Sabahtan itibaren saat akşam 9 a
kadar yürümüştük, üstelik karda yürümüştük. .Otele varınca yorgunluktan sızarım
sanıyordum ama duşumu alıp çayımı içince 11 e doğru turp gibi hissettim..
Dışarısı canlı ,ılık ve çok cazip geldi.. Kendimi durduramayıp attım
yollara….Otelin kartını da yanıma aldım. .Yürüdüm,yürüdüm,yürüdüm….Ama öyle bir
yürümüşüm ki kendimi buz pistinde
buldum. .Süresi dolmak üzereydi , kapanıyordu…Üzülerek dönüş yoluna geçtim. Yürüyecek
dermanım kalmadığı içim metro ile dönmek istedim. Otelin kartını çıkarıp
bakıcaktım ki,kart yok..Telefonumda dondu kapandı..( Bu konuya dönücem)..
Nereye gideceğimi, hangi durakta ineceğimi bilmiyorum ve saat gecenin 12 si. Birine
tabii olmak böyle bir şey işte, arkadaşa o kadar güvenmişim ki hangi durakta
indiğimize bakmamışım.. Daha doğrusu baksam da hatırlayamıyorum çünkü kiril
alfabesi çok farklı.. Aklımda kalmasına ve okumama imkan yok... Metrodaki kadın
yardım etmek istiyor ama zerre İngilizce bilmiyor, Ukrayana da kadınlar
gerçekten çok tatlı ve kibar.... Bu sırada otelin ve indiğimiz istasyonun
çevresindekileri anlatmaya çalışıyorum.. Son birkaç dakika kala birisi anladı
beni ve hangi istasyon olduğunu öğrendim…Koşarak metroya bindim ve son metro
ile otele döndüm.. Diğer gün de Maksim Gorki Parkında buz gibi ama bir o kadar
güzel bir teleferik turu yaptık.. I phone telefonların berbat bir özelliğinden
bahsetmek istiyorum. Soğukta kapanıyor.. O yüzden sürekli kapandı..Siz siz olun
fotoğraf için I phone marka telefonunuza güvenmeyin .Beni bir çok kez
yolda bıraktı….…Uçağın kalkmasına birkaç saat kaldığını düşündüğüm bir
anda saate baktığımda çok az zamanımızın kaldığını gördük.. Koşa koşa uçağa
yetişmeye çalıştık. .Allahtan küçük bir havaalınıydı da girer girmez dış
hatlara geçtik..Ama listede adım yoktu..Çekin yapmıştım ve fotoğrafını
çekmiştim ama fotoğraf yoktu..Telefonumun hafızası dolduğu için kaydetmemiş .İnternet
de olmadığı için mail adresime giremiyorum. Ve uçağın kalkmasına 10 dakika
var..Koşarak gişeye gidip yeni bilet bastırmak istedim ancak gişe çoktan
kapanmış.. Geri geldim ama kesinlikle uçağa almıyorlar çünkü ne listede ismim ,
ne de barkodum var. .O sırada Ukrayna hattı olan arkadaş sayesinde internet erişimini sağladık ve bir şekilde
mailim açıldı ve son dakika geçebildim.. Kesin kaldığımı düşünmüştüm. .Çünkü
kapıların kapanma süresi çoktan dolmuştu..İlk defa Pegasus ile gitmenin bir
faydasını gördüm. THY çok ciddi, kapılar hangi saatte kapanacaksa o saatte
kapanıyor..Pegasusu dolmuş diye hep eleştiririz ama sağolsun bizi bekledi ve bindik…Mucize
gibi bir şeydi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder